Albert Espinosa’nın hayatı, kanser olduğunu öğrendiğinde değişmeye başladı. On dört yaşındayken bir bacağını kaybetti, on altısında bir akciğerini ve on sekizinde de karaciğerinin bir parçasını. Hayatının on yılını kanserle yaşadı. Ondan hep kanseri nasıl yendiğini anlatmasını istediler, o ise kanserden neler öğrendiğini, öğrendiklerini nasıl yaşamına uyarladığını anlatmayı seçti. En kıymetlilerini paylaştı; sarılarını. Sarı Dünya’sını açtı herkese. Ölümün aslında nasıl mutlulukla bağdaştırılabileceğini gösterdi. Zira ölüm değildi üzücü olan, yaşamayı bilmemekti. Ne de olsa ölüm, parçalara ayrılıp pek çok bedende var olmaya devam etmekti.“İnsanı derinden etkiliyor.”-Top Sante“İncelikler ve enerjiyle dolu ışıl ışıl bir kitap.”-The Independent“Herkes bu kitap hakkında konuşuyor. Gerçekten insanın içini ısıtıyor.” ,-Mail on Sunday“Sarı Dünya, her daim güneşli ve iyimser bir ütopya.”-The Sunday Times“Bu kitap insanın kendisini eleştirmesine sebep olacak bir mizaha sahip.”-The Times“Basit felsefesi ve insana mutluluk veren mesajlarıyla Sarı Dünya, alanında bir klasik olabilir.”-The Sunday Times“Okuyan herkes şiddetle tavsiye ediyor.”-Guardian“Albert Espinosa, sıradışı bir insan.”-The Observer“Albert bizimle bilgeliğini paylaşmış. Teşekkürler, beni gülümsettin.”-Elle Macpherson“Düşünsenize, bacağını kaybetmeden önceki gece ona bir veda partisi bile düzenlemiş. Hastalık ve ölümle ilgili kısımları var ama bu kitap her şeyiyle yaşamın değerini anlatıyor.”-The Independent
Tanıtım Metni